PLÜTONYUM
‘’Pu’’ ile sembolize edilir ve periyodik cetvelin 7.periyodunun aktanitler gubunda yer alır.Erime noktası 640°C (1184°F veya 913 K) ve kaynama noktası ise 3228°C (5842°F veya 3501 K) olarak ölçülmüştür. Oda koşullarında katı halde bulunur. Hava il temas ettiğinde kararır ve gümüşi bir renktedir. Tüm izotopları radyoaktiftir. En bilinen izotopu ise plütonyum-239, diğerlerine oranla daha uzun bir yarılanma ömrüne sahiptir. Plütonyum, 1941 yılında Berkley'deki California Üniversitesi'nde bilim adamları Joseph W. Kennedy, Glenn T. Seaborg, Edward M. McMillan ve Arthur C. Wohl tarafından keşfedilmiştir.
Genelde doğada bulunmaz ancak uranyum cevherlerinde az miktarda plütonyuma rastlanılabilir. Plütonyum, nükleer enerji endüstrisinin bir yan ürünüdür. Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'na göre her yıl yaklaşık 20 ton plütonyum üretilmektedir. Dünya Nükleer Birliği'ne göre, 1950'lerde ve 1960'larda yapılan atmosferik silah testleri, Dünya atmosferine tonlarca plütonyum bırakmıştır.
Ticari olarak fazla kullanılmayan bir element olmakla beraber nükleer enerjide kullanılan maddelerin üçte biri plütonyum elementidir. Medyaya, ‘’insanoğlunun bildiği en toksik element’’ olarak lanse edilir ancak bilim insanları bunu reddeder. Plütonyum gama radyasyonuna sahip olmadığından, solunmadığı veya bir şekilde yutulmadığı sürece plütonyum ile çalışırken sağlık sorunları yaşanma olasılığı yoktur. Ayrıca 2003 yılından beri plütonyumdan kaynaklanan bir ölüm kayıtlara geçmemiştir.
İlginç bir bilgi: Plütonyum, Plüton gezegeninin adını almıştır. Bunun nedeni düşündüğünüz gibi bu elementin Plüton'da bolca bulunuyor olması değildir. Asıl nedeni şudur: Adını Uranüs gezegeninden alan uranyum ve Neptün gezegeninin alan neptünyumdan sonra gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder